İngilizce dilinin en temel yapı taşı kelimelerdir. İngilizce kelime bilginiz ne kadar geniş olursa, dilbilgisi kurallarını ve cümle yapılarını daha iyi anlarsınız. Kelimeleri doğru bir şekilde kullanarak, daha doğal ve akıcı bir İngilizce konuşabilir ve yazabilirsiniz.
Ayrıca, İngilizce kelime bilgisi, okuma ve dinleme becerilerinizi de geliştirir. Bir metinde ya da bir konuşmada tanımadığınız kelimelerle karşılaştığınızda, anlamını öğrenmek için yeni kelimeler öğrenirsiniz. Bu da kelime haznenizi artırır ve İngilizce anlama becerilerinizi güçlendirir.
Sonuç olarak, İngilizce kelime bilmek, İngilizceyi geliştirmek için önemli bir faktördür. Kelime bilginizi genişletmek, dil öğrenme sürecinizi hızlandırır. İngilizceyi daha iyi anlamanıza, daha akıcı bir şekilde konuşmanıza ve yazmanıza yardımcı olur. Bu yazımızda A’dan Z’ye İngilizcede en sık kullanılan kelimeler ve anlamlarını paylaştık.

A Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- About – Hakkında, Yaklaşık
- After – Sonra
- Again – Tekrar
- All – Tümü, Herkes
- Also – Ayrıca
- Always – Her zaman
- Among – Arasında
- And – Ve
- Any – Herhangi biri
- Around – Etrafında
- As – Olarak, Gibi
- At – İnde, de
- Away – Uzakta
- Away from – Uzakta, -den uzakta.
- Able – Yetenekli, becerikli
- Above – Üstünde, üzerinde
- Across – Karşısında, karşıdan karşıya
- Act – Davranmak, hareket etmek
- Add – Eklemek, katmak
- Admit – Kabul etmek, itiraf etmek
- Adult – Yetişkin
- Advance – İlerlemek, ilerletmek
- Advantage – Avantaj, üstünlük
- Adventure – Macera
- Advertise – Reklam yapmak
- Affair – İş, mesele, ilişki
- Afternoon – Öğleden sonra
- Again – Tekrar, yeniden
- Against – Karşı, aleyhte
- Age – Yaş, çağ
- Agency – Ajans, acente, kuruluş
- Agent – Temsilci, ajan
- Agree – Kabul etmek, aynı fikirde olmak
- Ahead – Önde, ileride
- Aid – Yardım etmek, yardım
- Aim – Amaçlamak, hedeflemek
- Air – Hava, havalandırmak
- Aircraft – Uçak
- Airport – Havalimanı
- Alarm – Alarm, uyarı
- Album – Albüm, kayıt defteri
- Alcohol – Alkol, içki
- Alive – Canlı, hayatta
- All – Hepsi, tümü
- Allow – İzin vermek, müsaade etmek
- Almost – Neredeyse, hemen hemen
- Alone – Yalnız, tek başına
- Along – Boyunca, yanında
- Already – Zaten, önceden
- Also – Ayrıca, bunun yanı sıra
- Although – -e rağmen, -e karşın
- Always – Her zaman, daima
- Amaze – Şaşırtmak, hayran bırakmak
- Ambition – Hırs, amaç, hedef
- Among – Arasında, içinde
- Amount – Miktar, tutar
- Amuse – Eğlendirmek, güldürmek
- Analysis – Analiz, çözümleme
- Ancient – Antik, eski
- And – Ve, ile
- Angry – Kızgın, öfkeli
- Animal – Hayvan
- Anniversary – Yıl dönümü
- Announcement – Duyuru, ilan
- Annoy – Kızdırmak, rahatsız etmek
- Annual – Yıllık, senelik
- Another – Başka, bir diğeri
- Answer – Cevap, yanıt
- Anticipate – Beklemek, ummak
- Anxiety – Endişe, kaygı
- Any – Herhangi bir, hiçbir
- Apart – Ayrı, uzakta
- Appear – Görünmek, ortaya çıkmak
- Applaud – Alkışlamak
- Appreciate – Takdir etmek, değer vermek
- Approach – Yaklaşım, yaklaşmak
- Approval – Onay, tasdik
- April – Nisan
- Area – Alan, bölge
- Argue – Tartışmak, savunmak
- Arm – Kol, silahlandırmak
- Around – Etrafında, etrafı
- Arrange – Düzenlemek, ayarlamak
- Arrival – Varış, geliş
- Art – Sanat
- Article – Makale, yazı
- Artist – Sanatçı, ressam
- As – Olarak, gibi
- Ask – Sormak, istemek
- Assist – Yardım etmek, destek olmak
- Associate – İlişkilendirmek, ortak
- Assume – Farz etmek, varsaymak
- At – İçinde, de
- Attack – Saldırmak, saldırı
- Attempt – Denemek, girişim
- Attention – Dikkat, özen
- August – Ağustos
- Aunt – Hala, teyze
- Authority – Otorite, yetki
- Automatic – Otomatik, kendiliğinden çalışan
- Available – Mevcut, hazır
- Average – Ortalama, ortalama olarak
- Avoid – Kaçınmak, sakınmak
- Awake – Uyanık, ayık
- Award – Ödül, ödüllendirmek
- Away – Uzakta, uzakta olmak
- Awesome – Muhteşem, harika
- Awful – Korkunç, berbat
- Awkward – Sakar, beceriksiz
- Axe – Balta, kesmek
B Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Back – Geri, sırt
- Bad – Kötü, fena
- Bag – Çanta, torba
- Bake – Pişirmek, fırında pişirmek
- Ball – Top, topaç
- Bank – Banka, kıyı
- Bar – Bar, sopa
- Base – Temel, esas
- Basic – Temel, ana
- Bath – Banyo, yıkanma
- Be – Olmak
- Beach – Plaj, sahil
- Bean – Fasulye
- Bear – Ayı, katlanmak
- Beat – Yenmek, dövmek
- Beautiful – Güzel, hoş
- Because – Çünkü, nedeniyle
- Become – Olmak, haline gelmek
- Bed – Yatak
- Before – Önce, öncesinde
- Begin – Başlamak, başlatmak
- Behave – Davranmak, hareket etmek
- Behind – Arkasında, gerisinde
- Believe – İnanmak, güvenmek
- Below – Aşağıda, altında
- Best – En iyi, en iyisi
- Better – Daha iyi, daha iyisi
- Between – Arasında, ortasında
- Beyond – Ötesinde, öte
- Big – Büyük, iri
- Bike – Bisiklet
- Bill – Fatura, hesap
- Bird – Kuş
- Birth – Doğum, doğurma
- Birthday – Doğum günü
- Bit – Parça, azıcık
- Black – Siyah, kara
- Blade – Bıçak, jilet
- Blanket – Battaniye, örtü
- Block – Blok, engellemek
- Blood – Kan
- Blow – Üflemek, darbe
- Blue – Mavi
- Board – Tahta, kurul
- Boat – Tekne, gemi
- Body – Beden, vücut
- Bone – Kemik
- Book – Kitap, rezervasyon yapmak
- Border – Sınır, kenar
- Born – Doğmuş, doğan
- Borrow – Ödünç almak, borç almak
- Boss – Patron, yönetici
- Both – Her ikisi de
- Bottle – Şişe, şişelemek
- Bottom – Alt, taban
- Bowl – Kase, çanak
- Box – Kutu, kasa
- Boy – Oğlan, erkek çocuk
- Brain – Beyin, akıl
- Branch – Dal, şube
- Brave – Cesur, kahraman
- Bread – Ekmek
- Break – Kırmak, ara vermek
- Breakfast – Kahvaltı
- Breath – Nefes, soluk
- Brick – Tuğla
- Bridge – Köprü
- Brief – Kısa, özet
- Bright – Parlak, aydınlık
- Bring – Getirmek, götürmek
- Broad – Geniş, yaygın
- Brother – Erkek kardeş
- Brown – Kahverengi
- Brush – Fırça, fırçalamak
- Bucket – Kova
- Build – İnşa etmek, yapmak
- Burn – Yanmak, yakmak
- Bus – Otobüs
- Business – İşletme, ticaret
- Busy – Meşgul, yoğun
- But – Ama, fakat
- Butter – Tereyağı
- Button – Düğme, buton
- Buy – Satın almak, satın alınmak
- By – Tarafından, yanında
C Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Call – Aramak, çağırmak
- Can – Kutu, teneke
- Capital – Başkent, sermaye
- Car – Araba, otomobil
- Card – Kart, kâğıt oyunu
- Care – İlgilenmek, bakım
- Case – Durum, olay
- Cabinet – Dolap, bakanlar kurulu
- Call – Aramak, çağırmak
- Camera – Kamera
- Campaign – Kampanya, seferberlik
- Can – Kutu, teneke
- Cancel – İptal etmek, bozmak
- Cancer – Kanser
- Candidate – Aday, aday göstermek
- Capital – Başkent, sermaye
- Captain – Kaptan, kumandan
- Car – Araba, otomobil
- Card – Kart, kâğıt oyunu
- Care – İlgilenmek, bakım
- Career – Kariyer, meslek
- Carpet – Halı, kilim
- Carry – Taşımak, götürmek
- Case – Durum, olay
- Cash – Nakit, para
- Castle – Kale, hisar
- Cash – Nakit, para
- Cat – Kedi
- Catch – Yakalamak, tutmak
- Cause – Neden, sebep
- Center – Merkez, orta
- Century – Yüzyıl
- Certain – Kesin, emin
- Chain – Zincir, zincirlemek
- Chair – Sandalye, başkanlık etmek
- Challenge – Meydan okumak, zorluk
- Chance – Şans, olasılık
- Change – Değişmek, değiştirmek
- Character – Karakter, şahsiyet
- Charge – Ücret, şarj etmek
- Check – Kontrol etmek, çek
- Cheese – Peynir
- Chef – Şef, aşçı
- Chicken – Tavuk
- Child – Çocuk
- Choice – Seçim, tercih
- Choose – Seçmek, tercih etmek
- Church – Kilise
- Circle – Daire, çember
- City – Şehir
- Claim – İddia etmek, talep etmek
- Class – Sınıf, ders
- Clean – Temiz, temizlemek
- Clear – Açık, berrak, temizlemek
- Click – Tıklamak, çıtırdamak
- Client – Müşteri, müvekkil
- Climate – İklim, hava durumu
- Clock – Saat, duvar saati
- Close – Kapatmak, yakın
- Cloth – Kumaş, bez
- Cloud – Bulut
- Club – Kulüp, sopa
- Coach – Antrenör, koç
- Coast – Kıyı, sahil
- Coffee – Kahve
- Coin – Madeni para
- Cold – Soğuk, soğuk algınlığı
- Collar – Yaka, tasma
- Collect – Toplamak, biriktirmek
- College – Kolej, üniversite
- Color – Renk
- Combine – Birleştirmek, kombine etmek
- Come – Gelmek
- Comfortable – Rahat, konforlu
- Command – Emir vermek, komuta etmek
- Comment – Yorum, yorum yapmak
- Commercial – Ticari, reklam
- Commission – Komisyon, görevlendirmek
- Commit – Yükümlenmek, taahhüt etmek
- Common – Yaygın, ortak
- Communication – İletişim, haberleşme
- Community – Topluluk, toplum
- Company – Şirket, firma
- Compare – Karşılaştırmak, kıyaslamak
- Compete – Yarışmak, rekabet etmek
- Competition – Yarışma, rekabet
- Complete – Tamamlamak, eksiksiz
- Complex – Karmaşık, kompleks
- Compose – Beste yapmak, oluşturmak
- Computer – Bilgisayar
- Concentrate – Yoğunlaşmak, konsantre olmak
- Concept – Kavram, fikir
- Concern – Endişe, kaygı
- Concert – Konser, müzik dinletisi
- Condition – Durum, şart
- Confer – Danışmak, görüşmek
- Confident – Kendinden emin, güvenli
- Confirm – Onaylamak, doğrulamak
- Conflict – Çatışma, anlaşmazlık
- Connect – Bağlamak, bağlantı kurmak
- Conscious – Bilinçli, farkında
- Consist – Oluşmak, meydana gelmek
- Constant – Sürekli, devamlı
- Construct – İnşa etmek, yapmak
- Consult – Danışmak, başvurmak
- Consumer – Tüketici, müşteri
- Contact – İletişim, temas
- Container – Konteyner, kap
- Content – İçerik, memnun
- Contest – Yarışma, müsabaka
- Context – Bağlam, ortam
- Continue – Devam etmek, sürdürmek
- Contract – Sözleşme, kontrat
- Control – Kontrol etmek, denetlemek
- Convenience – Uygunluk, kolaylık
- Conversation – Konuşma, sohbet
- Cook – Pişirmek, aşçı
- Cool – Serin, soğuk
- Copy – Kopya, kopyalamak
- Corner – Köşe, kenar
- Correct – Doğru, düzeltmek
- Cost – Maliyet, fiyat
- Couch – Kanepe, divan
- Could – Olabilirdi, yapabilirdi
- Count – Saymak, hesap etmek
- Country – Ülke, memleket
- County – İlçe, il
- Couple – Çift, eş
- Course – Kurs, ders
- Court – Mahkeme, kort
- Cover – Örtmek, kaplamak
- Cow – İnek, sığır
- Crack – Çatlamak, çatlatmak
- Craft – Sanat, el işi
- Crash – Kaza yapmak, çarpışmak
- Crazy – Çılgın, deli
- Create – Oluşturmak, yaratmak
- Credit – Kredi, kredi vermek
- Crime – Suç, suç işlemek
D Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Daily – Günlük, her gün
- Dance – Dans etmek, dans
- Dark – Koyu, karanlık
- Data – Veri, bilgi
- Date – Tarih, randevu
- Day – Gün
- Dead – Ölü, cansız
- Deal – Anlaşma, pazarlık
- Dear – Sevgili, saygıdeğer
- Death – Ölüm
- Debate – Tartışmak, müzakere etmek
- Decade – On yıl, dekat
- Decide – Karar vermek, kararlaştırmak
- Decision – Karar, karar verme
- Declare – İlan etmek, açıklamak
- Decline – Düşüş, azalmak
- Deep – Derin, koyu
- Defeat – Yenmek, yenilgi
- Defend – Savunmak, korumak
- Defense – Savunma, koruma
- Define – Tanımlamak, belirlemek
- Degree – Derece, lisans
- Delay – Gecikmek, ertelemek
- Deliver – Teslim etmek, dağıtmak
- Demand – Talep etmek, istemek
- Democracy – Demokrasi, halk yönetimi
- Demonstrate – Göstermek, ispatlamak
- Deny – Reddetmek, inkar etmek
- Department – Departman, bölüm
- Depend – Bağlı olmak, güvenmek
- Deposit – Depozito, mevduat
- Describe – Tanımlamak, tarif etmek
- Design – Tasarlamak, dizayn etmek
- Desire – Arzu etmek, istek
- Desk – Masa, tezgah
- Destroy – Yıkmak, tahrip etmek
- Detail – Detay, ayrıntı
- Develop – Geliştirmek, büyümek
- Device – Cihaz, aygıt
- Dialogue – Diyalog, görüşme
- Dictionary – Sözlük
- Die – Ölmek, kalıp kesmek
- Diet – Diyet, beslenme
- Different – Farklı, değişik
- Difficult – Zor, güç
- Digital – Dijital, sayısal
- Dinner – Akşam yemeği
- Direct – Doğrudan, direkt
- Direction – Yön, yönetime
- Director – Yönetmen, direktör
- Dirt – Kir, pislik
- Dirty – Kirli, pis
- Disability – Engellilik, sakatlık
- Disagree – Uyuşmamak, anlaşamamak
- Disaster – Felaket, afet
- Discard – Atmak, çöpe atmak
- Discover – Keşfetmek, bulmak
- Discussion – Tartışma, görüşme
- Disease – Hastalık, rahatsızlık
- Dish – Yemek, tabak
- Disk – Disk, çember
- Display – Sergilemek, görüntülemek
- Distance – Mesafe, uzaklık
- Distribute – Dağıtmak, dağıtmak
- District – Bölge, ilçe
- Divorce – Boşanma, ayrılık
- Do – Yapmak, etmek
- Doctor – Doktor, hekim
- Document – Belge, doküman
- Dog – Köpek
- Dollar – Dolar, dolarlık
- Domestic – Yerli, evcil
- Door – Kapı
- Double – Çift, iki katı
- Down – Aşağı, aşağıya doğru
- Download – İndirmek, download etmek
- Draw – Çizmek, çekmek
- Dream – Rüya görmek, hayal etmek
- Dress – Elbise, giyinmek
- Drink – İçmek, içecek
- Drive – Sürmek, araba kullanmak
- Drop – Düşmek, düşürmek
- Drug – İlaç, uyuşturucu
- Drum – Davul, bateri
- Dry – Kuru, kurutmak
- Due – Nedeniyle, vadesi dolmuş
- During – Sırasında, esnasında
- Duty – Görev, sorumluluk
- DVD – DVD, dijital video disk
- Dwell – İkamet etmek, oturmak
- Dynamic – Dinamik, hareketli
E Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Each – Her biri, her
- Ear – Kulak
- Early – Erken, erkenci
- Earn – Kazanmak, para kazanmak
- Earth – Dünya, toprak
- Ease – Kolaylık, hafifletmek
- East – Doğu
- Easy – Kolay, rahat
- Eat – Yemek, yemek yemek
- Economic – Ekonomik, iktisadi
- Economy – Ekonomi, iktisat
- Edge – Kenar, sınır
- Education – Eğitim, öğrenim
- Effect – Etki, sonuç
- Effective – Etkili, etkileyici
- Efficiency – Verimlilik, etkinlik
- Efficient – Verimli, etkili
- Either – Her ikisi de, ya da
- Elderly – Yaşlı, ihtiyar
- Electric – Elektrik, elektrikli
- Electronic – Elektronik, dijital
- Element – Eleman, unsur
- Elevator – Asansör, lift
- Eleven – Onbir
- Eliminate – Ortadan kaldırmak, yok etmek
- Elite – Seçkin, elit
- Else – Başka, diğer
- Emergency – Acil durum, acil
- Emerge – Ortaya çıkmak, belirmek
- Emotional – Duygusal, hisli
- Employ – İşe almak, istihdam etmek
- Employee – Çalışan, işçi
- Employer – İşveren, patron
- Employment – İstihdam, iş
- Empty – Boş, boşaltmak
- Enable – Etkinleştirmek, olanak tanımak
- Encounter – Karşılaşmak, rastlamak
- End – Son, bitmek
- Enemy – Düşman, rakip
- Energy – Enerji, güç
- Engage – Meşgul olmak, bağlanmak
- Engine – Motor, makine
- Engineer – Mühendis, tasarımcı
- Enhance – Geliştirmek, arttırmak
- Enjoy – Keyif almak, sevmek
- Enormous – Kocaman, devasa
- Enough – Yeterli, yeter
- Ensure – Garanti etmek, sağlamak
- Enter – Girmek, katılmak
- Enterprise – Girişim, şirket
- Entertainment – Eğlence, eğlendirme
- Enthusiasm – Coşku, heves
- Entire – Tüm, bütün
- Entrance – Giriş, kapı
- Entrepreneur – Girişimci, iş adamı
- Environment – Çevre, ortam
- Environmental – Çevresel, çevreyle ilgili
- Episode – Bölüm, bölümün parçası
- Equal – Eşit, denk
- Equipment – Ekipman, donanım
- Era – Dönem, çağ
- Error – Hata, yanlışlık
- Escape – Kaçmak, kaçış
- Especially – Özellikle, bilhassa
- Essay – Deneme, makale
- Essential – Temel, gerekli
- Establish – Kurmak, tesis etmek
- Estate – Mülk, malikane
- Estimate – Tahmin etmek, kestirmek
- Ethnic – Etnik, milli
- Evaluate – Değerlendirmek, değer biçmek
- Even – Bile, hatta
- Evening – Akşam, akşamüstü
- Event – Olay, etkinlik
- Eventually – Sonunda, nihayetinde
- Ever – Hiç, daima
- Every – Her, tüm
- Evidence – Kanıt, delil
- Evil – Kötü, kötülük
- Evolution – Evrim, gelişim
- Exact – Tam, kesin
- Exactly – Tam olarak, kesinlikle
- Exam – Sınav, muayene
- Examine – İncelemek, muayene etmek
- Example – Örnek, misal
- Excellent – Mükemmel, harika
- Except – Hariç, dışında
- Exchange – Değiş tokuş, takas etmek
- Excite – Heyecanlandırmak, coşturmak
- Excuse – Bahane, mazeret
- Execute – Uygulamak, icra etmek
- Executive – Yönetici, yönetim
- Exercise – Egzersiz yapmak, egzersiz
- Exhaust – Tüketmek, yormak
- Exhibit – Sergilemek, sergi
- Exist – Var olmak, mevcut olmak
- Existence – Varlık, mevcudiyet
- Exit – Çıkış, çıkmak
- Expand – Genişletmek, büyütmek
- Expect – Beklemek, ummak
- Experience – Deneyim, tecrübe
- Experiment – Deney, deney yapmak
- Expert – Uzman, bilirkişi
- Explain – Açıklamak, izah etmek
- Explanation – Açıklama, izahat
- Explore – Keşfetmek, araştırmak
- Explosion – Patlama, infilak
- Export – İhracat, ihraç etmek
- Expose – Maruz kalmak, açığa çıkarmak
- Express – İfade etmek, ifade
- Expression – İfade, anlatım
- Extend – Uzatmak, genişletmek
- Extension – Uzantı, genişleme
- Extensive – Kapsamlı, geniş
- External – Dış, harici
- Extra – Ekstra, fazladan
- Extreme – Aşırı, aşırılık
- Eye – Göz
- Eyebrow – Kaş
- Eyelash – Kirpik
F Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Face – Yüz, yüzleşmek
- Fact – Gerçek, gerçeklik
- Factory – Fabrika, işletme
- Fail – Başarısız olmak, başarısızlık
- Failure – Başarısızlık, başarısız olma
- Fair – Adil, dürüst
- Faith – İnanç, güven
- Fall – Düşmek, düşüş
- False – Yanlış, sahte
- Fame – Şöhret, ün
- Family – Aile, akraba
- Famous – Ünlü, tanınmış
- Fan – Hayran, taraftar
- Fancy – Hayal, süslü
- Far – Uzak, uzakta
- Farm – Çiftlik, tarla
- Farmer – Çiftçi, tarım işçisi
- Fashion – Moda, tarz
- Fast – Hızlı, çabuk
- Fat – Yağlı, şişman
- Father – Baba
- Fault – Hata, kusur
- Favor – Tercih etmek, iyilik
- Favorite – Favori, favori olan
- Fear – Korku, korkmak
- Feature – Özellik, nitelik
- Federal – Federal, merkezi
- Fee – Ücret, harç
- Feed – Beslemek, yemek vermek
- Feel – Hissetmek
- Female – Dişi, kadın
- Few – Az, birkaç
- Fiber – Lif, elyaf
- Fiction – Kurgu, hayal
- Field – Alan, saha
- Fight – Kavga etmek, mücadele etmek
- Figure – Şekil, figür
- File – Dosya, kaydetmek
- Fill – Doldurmak, dolmak
- Film – Film, sinema
- Final – Son, nihai
- Finance – Finans, maliye
- Financial – Finansal, mali
- Find – Bulmak, keşfetmek
- Fine – İyi, güzel
- Finger – Parmak, el parmağı
- Finish – Bitirmek, bitiş
- Fire – Ateş, yangın
- Firm – Sıkı, sağlam
- First – İlk, birinci
- Fish – Balık, balık avlamak
- Fit – Uygun, uygun olmak
- Fix – Tamir etmek, düzeltmek
- Flag – Bayrak, işaret
- Flame – Alev, ateş
- Flat – Düz, apartman dairesi
- Flavor – Lezzet, tat
- Fleet – Filo, donanma
- Flight – Uçuş, uçak seyahati
- Float – Yüzmek, yüzdürmek
- Flood – Sel, su baskını
- Floor – Zemin, taban
- Flow – Akış, akmak
- Flower – Çiçek
- Fly – Uçmak, uçan
- Focus – Odaklanmak, odak noktası
- Fold – Katlamak, kıvrım
- Follow – Takip etmek, izlemek
- Food – Yiyecek, gıda
- Fool – Aptal, ahmak
- Foot – Ayak, ayak parmağı
- For – İçin, -e doğru
- Force – Güç, zorlamak
- Forecast – Tahmin etmek, tahmin
- Foreign – Yabancı, dış
- Forest – Orman, ağaçlık
- Forever – Sonsuza kadar, ömür boyu
- Forget – Unutmak, hatırlamamak
- Fork – Çatal, çatallı yol
- Form – Biçim, formu
- Formal – Resmi, ciddi
- Former – Önceki, önceki olan
- Formula – Formül, tarif
- Fortune – Servet, şans
- Forward – İleriye doğru, ileriye
- Found – Bulunmak, bulunmuş
- Foundation – Vakıf, temel
- Frame – Çerçeve, çerçevelemek
- Free – Serbest, özgür
- Freedom – Özgürlük, bağımsızlık
- Freeze – Donmak, dondurmak
- French – Fransız, Fransızca
- Frequency – Frekans, sıklık
- Fresh – Taze, yenilenmiş
- Friday – Cuma
- Friend – Arkadaş, dost
- Friendly – Dostça, arkadaşça
- Friendship – Arkadaşlık, dostluk
- From – -den, -dan
- Front – Ön, cephe
- Fruit – Meyve, meyveler
- Frustrate – Hayal kırıklığına uğratmak, bozmak
- Fuel – Yakıt, yakıtlamak
- Full – Tam, dolu
- Fun – Eğlence, eğlendirmek
- Function – Fonksiyon, işlev
- Fund – Fon, sermaye
- Fundamental – Temel, esas
- Funeral – Cenaze, cenaze töreni
- Funny – Komik, gülünç
- Furniture – Mobilya, mobilyalar
- Further – Daha ileri, daha uzak
- Future – Gelecek, gelecekteki
G Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Game – Oyun, oynamak
- Gap – Boşluk, aralık
- Garage – Garaj, otopark
- Garden – Bahçe, bahçeyle ilgili
- Gas – Gaz, gazla ilgili
- Gate – Kapı, giriş
- Gather – Toplamak, bir araya getirmek
- Gear – Vites, dişli
- Gender – Cinsiyet, cinsiyet belirleme
- General – Genel, genel olarak
- Generate – Oluşturmak, üretmek
- Generation – Nesil, jenerasyon
- Generic – Jenerik, genel
- Genius – Dahilik, deha
- Gentle – Nazik, kibar
- Genuine – Gerçek, hakiki
- Geography – Coğrafya, yeryüzü bilimi
- Get – Almak, edinmek
- Gift – Hediye, armağan
- Girl – Kız, genç kız
- Give – Vermek, hibe etmek
- Glad – Memnun, hoşnut
- Glass – Cam, bardak
- Global – Küresel, dünya çapında
- Glory – Şan, şeref
- Go – Gitmek, gitmek
- Goal – Hedef, amaç
- God – Tanrı, ilah
- Gold – Altın, sarı renk
- Good – İyi, kaliteli
- Government – Hükümet, devlet yönetimi
- Grace – Lütuf, zarafet
- Grade – Not, derece
- Graduate – Mezun, mezun olmak
- Grain – Tahıl, tane
- Grand – Büyük, heybetli
- Grandma – Büyükanne, anneanne
- Grandpa – Büyükbaba, dede
- Grant – Bağışlamak, hibe etmek
- Grape – Üzüm, asma
- Grass – Çim, ot
- Grateful – Minnettar, şükran dolu
- Gravity – Yerçekimi, çekim
- Gray – Gri, boz
- Great – Büyük, mükemmel
- Green – Yeşil, çevreci
- Greet – Selamlamak, karşılamak
- Grocery – Bakkal, market
- Ground – Yer, zemin
- Group – Grup, topluluk
- Grow – Büyümek, yetişmek
- Growth – Büyüme, gelişme
- Guarantee – Garanti, güvence
- Guard – Koruma, muhafız
- Guess – Tahmin etmek, tahmin
- Guest – Misafir, konuk
- Guide – Rehber, rehberlik etmek
- Guilty – Suçlu, kabahatli
- Guitar – Gitar, gitara ait
- Gun – Silah, tüfek
H Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Habit – Alışkanlık, huy
- Hair – Saç, kıl
- Half – Yarım, yarı
- Hall – Salon, fuaye
- Hand – El, el vermek
- Handle – İdare etmek, ele almak
- Hang – Asmak, takılı kalmak
- Happen – Olmak, meydana gelmek
- Happy – Mutlu, neşeli
- Hard – Sert, zorlu
- Harm – Zarar, zarar vermek
- Hat – Şapka, şapka giymek
- Hate – Nefret etmek, hoşlanmamak
- Have – Sahip olmak, var
- He – O, erkek
- Head – Baş, kafa
- Health – Sağlık, sıhhat
- Hear – İşitmek, duymak
- Heart – Kalp, yürek
- Heat – Sıcaklık, ısı
- Heaven – Cennet, gökyüzü
- Heavy – Ağır, yüksek
- Height – Yükseklik, boy
- Hello – Merhaba, selam
- Help – Yardım, yardım etmek
- Here – Burada, şurada
- Hero – Kahraman, kahramanca
- High – Yüksek, yüksek sesle
- Highlight – Vurgu, önemli nokta
- Hill – Tepelik, yamaç
- History – Tarih, geçmiş
- Hit – Vurmak, darbe
- Hold – Tutmak, sahip olmak
- Hole – Delik, çukur
- Holiday – Tatil, bayram
- Home – Ev, evde
- Homework – Ödev, ev ödevi
- Honest – Dürüst, samimi
- Honor – Onur, şeref
- Hope – Umut, umut etmek
- Horizon – Ufuk, görüş alanı
- Horror – Korku, dehşet
- Horse – At, at binmek
- Hospital – Hastane, sağlık kurumu
- Host – Ev sahibi, misafirperver
- Hot – Sıcak, ateşli
- Hotel – Otel, konaklama yeri
- Hour – Saat, saatlik
- House – Ev, ev yapmak
- How – Nasıl, ne kadar
- However – Ancak, fakat
- Huge – Büyük, devasa
- Human – İnsan, insanca
- Humor – Mizah, espri
- Hundred – Yüz, yüz adet
- Hunger – Açlık, açlık çekmek
- Hunt – Avlamak, avcılık
- Hurry – Acele, acele etmek
- Hurt – Acıtmak, acı
- Husband – Koca, eş
I-i Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- I – Ben
- Idea – Fikir, düşünce
- Identify – Kimliğini belirlemek, tanımlamak
- Identity – Kimlik, kişilik
- If – Eğer, şayet
- Ignore – Gözardı etmek, umursamamak
- Ill – Hasta, rahatsız
- Image – İmaj, görüntü
- Imagine – Hayal etmek, düşünmek
- Immediate – Acil, hemen
- Impact – Etki, darbe
- Implement – Uygulamak, yerine getirmek
- Imply – İma etmek, anlamına gelmek
- Importance – Önem, ehemmiyet
- Important – Önemli, mühim
- Impose – Zorla kabul ettirmek, yüklemek
- Improve – İyileştirmek, geliştirmek
- In – İçinde, -de/-da
- Include – İçermek, dahil etmek
- Income – Gelir, kazanç
- Increase – Artmak, arttırmak
- Indeed – Gerçekten, hakikaten
- Indicate – İşaret etmek, belirtmek
- Individual – Bireysel, tek
- Industry – Sanayi, endüstri
- Influence – Etki, etkilemek
- Inform – Bilgilendirmek, haberdar etmek
- Information – Bilgi, bilgiler
- Initial – İlk, başlangıç
- Initiative – Girişim, inisiyatif
- Inject – İğne yapmak, enjekte etmek
- Injury – Yaralanma, zarar
- Inner – İç, dahili
- Innocent – Masum, suçsuz
- Input – Girdi, veri girişi
- Inquiry – Soruşturma, araştırma
- Insane – Çılgın, deli
- Insect – Böcek, haşere
- Inside – İçeride, iç
- Insight – İçgörü, anlayış
- Inspire – İlham vermek, teşvik etmek
- Install – Kurmak, yüklemek
- Instance – Örnek, misal
- Instant – Anlık, hemen
- Instead – Bunun yerine, yerine
- Institute – Enstitü, kurum
- Instruction – Talimat, yönerge
- Instrument – Alet, enstrüman
- Insure – Sigortalamak, garanti altına almak
- Integrate – Bütünleşmek, entegre etmek
- Intelligence – Zeka, istihbarat
- Intend – Amaçlamak, niyet etmek
- Intense – Yoğun, şiddetli
- Interest – İlgi, faiz
- Interior – İç, iç kısım
- International – Uluslararası, dünya çapında
- Internet – İnternet, ağ
- Interpret – Yorumlamak, çevirmek
- Interview – Röportaj, görüşme
- Introduce – Tanıtmak, tanıştırmak
J Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Jacket – Ceket, mont
- Jam – Reçel, sıkıştırmak
- January – Ocak
- Jazz – Caz, caz müziği
- Jealous – Kıskanç, kıskanmak
- Jewel – Mücevher, değerli taş
- Job – İş, iş yapmak
- Join – Katılmak, birleşmek
- Joint – Düğüm, eklem
- Joke – Şaka, espri
- Journal – Dergi, gazete
- Journey – Yolculuk, seyahat
- Joy – Sevinç, neşe
- Judge – Hakim, yargılamak
- Juice – Meyve suyu, sıvı
- July – Temmuz
- Jump – Zıplamak, atlama
- June – Haziran
- Junior – Genç, kıdemli olmayan
- Jury – Jüri, heyet
- Just – Sadece, sadece
- Justice – Adalet, haklılık
- Justify – Haklı çıkarmak, gerekçelendirmek
- Juvenile – Genç, reşit olmayan
- Juxtapose – Yan yana koymak, karşılaştırmak
K Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Keep – Saklamak, korumak
- Key – Anahtar, tuş
- Kick – Tekmelemek, tekme
- Kid – Çocuk, küçük
- Kill – Öldürmek, öldürme
- Kind – Tür, cins, nazik
- Kingdom – Krallık, ülke
- Kiss – Öpmek, öpücük
- Kitchen – Mutfak, aşçılık
- Knee – Diz, diz çökmek
- Knife – Bıçak, kesici alet
- Knock – Kapı çalmak, vurmak
- Know – Bilmek, tanımak
- Knowledge – Bilgi, bilgi sahibi olma
- Known – Bilinen, tanınan
- Keep up – Sürdürmek, devam etmek
- Keep on – Devam etmek, sürdürmek
- Keynote – Ana tema, ana hatlar
- Kidnap – Kaçırmak, adam kaçırmak
- Kindness – Kibarlık, naziklik
- King – Kral, hükümdar
- Kitchenware – Mutfak eşyaları
- Kit – Kiti, takım çantası
- Kitbag – Eşya çantası, çanta
- Kitten – Kedi yavrusu, küçük kedi
- Knee-deep – Diz boyu, derin
- Knight – Şövalye, soylu
- Knockout – Nakavt, bayıltıcı darbe
- Knowledgeable – Bilgili, uzman
- Kernel – Çekirdek, öz
- Keep away – Uzak durmak, uzak tutmak
- Keep in mind – Aklında tutmak, hatırlamak
- Key in – Tuşlamak, klavye ile girmek
- Keep to – Bağlı kalmak, uymak
- Kiosk – Kulübe, büfe
- Kite – Uçurtma, kırlangıç
- Kittenish – Şirin, sevimli
- Knack – Yetenek, ustalık
- Knapsack – Sırt çantası, askılı çanta
- Knit – Örmek, örgü
- Knockdown – Yıkım, devirme
- Know-how – Bilgi, tecrübe
- Know-it-all – Her şeyi bilen, bilgili
- Keep track – İzlemek, takip etmek
- Keyhole – Anahtar deliği, kapı gözü
- Kneel – Diz çökmek, secde etmek
- Kudos – Takdir, övgü
- Kooky – Tuhaf, garip
- Kowtow – Boyun eğmek, itaat etmek
- Kin – Akraba, soy
L Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Lab – Laboratuvar, deney
- Label – Etiket, etiketlemek
- Labor – Emek, işgücü
- Lace – Dantel, bağcık
- Lack – Eksiklik, yoksunluk
- Lad – Genç adam, çocuk
- Lady – Hanımefendi, bayan
- Lake – Göl, göl gibi geniş yer
- Lamb – Kuzu, küçük koyun
- Lamp – Lamba, aydınlatma aracı
- Land – Toprak, arazi
- Landscape – Manzara, peyzaj
- Language – Dil, söyleyiş
- Lap – Kucak, tur
- Large – Büyük, geniş
- Last – Son, sonuncu
- Late – Geç, son
- Laugh – Gülmek, gülme
- Launch – Başlatmak, fırlatmak
- Law – Kanun, yasa
- Lawn – Çim, çim alanı
- Lawyer – Avukat, hukukçu
- Lay – Yatırmak, sermek
- Lazy – Tembel, uyuşuk
- Lead – Liderlik etmek, öncülük etmek
- Leader – Lider, önder
- Leaf – Yaprak, sayfa
- League – Lig, birlik
- Lean – Eğilmek, dayanmak
- Learn – Öğrenmek, bilgi edinmek
- Lease – Kiralamak, kira sözleşmesi
- Least – En az, en küçük
- Leather – Deri, deri malzeme
- Leave – Ayrılmak, terketmek
- Lecture – Konferans, ders
- Left – Sol, kalan
- Leg – Bacak, bacaklı
- Legal – Yasal, kanuni
- Legend – Efsane, destan
- Legislation – Yasama, yasama faaliyetleri
- Leisure – Boş zaman, dinlenme
- Lemon – Limon, sarı renk
- Length – Uzunluk, boy
- Lens – Lens, mercek
- Less – Daha az, daha az olan
- Lesson – Ders, öğreti
- Let – İzin vermek, bırakmak
- Letter – Mektup, harf
- Level – Seviye, düzey
- Library – Kütüphane, kütüphaneci
- License – Lisans, izin
- Lie – Yalan, yalan söylemek
- Life – Hayat, yaşam
- Lift – Asansör, kaldırmak
- Light – Işık, hafif
- Like – Gibi, sevmek
- Likely – Olası, muhtemel
- Limit – Sınır, limit
- Line – Hat, çizgi
- Link – Bağlantı, link
- Lion – Aslan, aslan gibi güçlü
- Lip – Dudak, dudak kenarı
- List – Liste, listelemek
- Listen – Dinlemek, kulak vermek
- Literal – Gerçek, tam anlamıyla
- Literary – Edebi, edebiyatla ilgili
- Literature – Edebiyat, yazınsal eserler
- Little – Küçük, az
- Live – Canlı, yaşamak
- Load – Yük, yüklemek
- Loan – Kredi, borç para
- Lobby – Lobi, giriş salonu
- Local – Yerel, yerli
- Locate – Yerini belirlemek, konumlandırmak
- Location – Yer, konum
M Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Machine – Makine, motorlu araç
- Mad – Deli, çılgın
- Magazine – Dergi, yayın
- Magic – Sihir, büyü
- Mail – Posta, postalamak
- Main – Ana, temel
- Maintain – Sürdürmek, devam ettirmek
- Major – Önemli, başlıca
- Majority – Çoğunluk, baskın
- Make – Yapmak, oluşturmak
- Male – Erkek, eril
- Mall – Alışveriş merkezi, mağaza
- Man – Adam, erkek
- Manage – Yönetmek, idare etmek
- Management – Yönetim, idare
- Manager – Yönetici, müdür
- Mandate – Yetki, emir
- Manufacture – Üretmek, imal etmek
- Many – Birçok, pek çok
- Map – Harita, plan
- March – Mart, yürüyüş yapmak
- Margin – Kenar, sınır
- Mark – İşaret, işaretlemek
- Market – Pazar, pazara sunmak
- Marriage – Evlilik, nikah
- Member – Üye, mensup
- Membership – Üyelik, üye olma
- Memo – Not, kısa belge
- Memorial – Anıt, anma
- Memory – Bellek, hafıza
- Mental – Zihinsel, akli
- Mention – Bahsetmek, söz etmek
- Menu – Menü, yemek listesi
- Merchandise – Mal, ticaret
- Merchant – Tüccar, esnaf
- Mercy – Merhamet, şefkat
- Merge – Birleştirmek, bir araya getirmek
- Message – Mesaj, ileti
- Messenger – Haberci, mesaj gönderen
- Metal – Metal, maden
- Method – Yöntem, metot
- Middle – Orta, orta kısım
- Might – Olabilir, güç
- Mile – Mil, mil ölçü birimi
- Military – Askeri, askeriye
- Milk – Süt, sütten elde edilen
- Million – Milyon, 1.000.000
- Mind – Akıl, zihin
- Mine – Maden, benim
- Minister – Bakan, hizmetkâr
N Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Name – İsim, ad
- Nation – Ulus, millet
- National – Ulusal, milli
- Native – Yerli, doğal
- Natural – Doğal, tabii
- Nature – Doğa, tabiat
- Near – Yakın, yakınında
- Necessary – Gerekli, zorunlu
- Need – İhtiyaç, gereksinim
- Negative – Olumsuz, negatif
- Negotiate – Müzakere etmek, pazarlık yapmak
- Neighborhood – Mahalle, semt
- Neither – Hiçbiri, ikisi de değil
- Nerve – Sinir, cesaret
- Nest – Yuva, yuvaya yerleşmek
- Net – Net, kesintisiz
- Network – Ağ, bağlantı
- Never – Asla, hiçbir zaman
- Nevertheless – Yine de, buna rağmen
- New – Yeni, taze
- News – Haber, haberler
- Newspaper – Gazete, gazeteci
- Next – Sonraki, sıradaki
- Nice – Güzel, hoş
- Night – Gece, gecelik
- Nine – Dokuz, 9
- No – Hayır, yok
- Nobody – Hiç kimse, kimse
- Nod – Başını sallamak, onaylamak
- Noise – Gürültü, ses
- None – Hiçbiri, hiçbir şey
- Nonprofit – Kar amacı gütmeyen, hayır kurumu
- Noon – Öğlen, günün ortası
- Nor – Ne de, ne de
- North – Kuzey, kuzeyli
- Nose – Burun, koku alma organı
- Not – Değil, değil mi
- Note – Not, not almak
- Nothing – Hiçbir şey, hiçbir zaman
- Notice – Farkına varmak, haber vermek
- Now – Şimdi, şimdiki
- Nowhere – Hiçbir yer, hiçbir zaman
- Nuclear – Nükleer, çekirdek
- Number – Sayı, numara
- Nurse – Hemşire, hasta bakıcı
- Nut – Fındık, kuruyemiş
- Nutrition – Beslenme, gıda
- Nylon – Naylon, sentetik lif
- Nerve-wracking – Sinir bozucu, stresli
- Necessity – Zorunluluk, gereklilik
O Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Object – Nesne, amaç
- Observe – Gözlemlemek, izlemek
- Obtain – Elde etmek, edinmek
- Occasion – Fırsat, durum
- Occupy – İşgal etmek, meşgul etmek
- Ocean – Okyanus, deniz
- Off – Kapalı, uzakta
- Offer – Teklif etmek, sunmak
- Office – Ofis, iş yeri
- Officer – Memur, görevli
- Official – Resmi, yetkili
- Often – Sık sık, sıklıkla
- Oil – Yağ, petrol
- Old – Eski, yaşlı
- On – Üzerinde, açık
- Once – Bir kez, bir zamanlar
- One – Bir, tek
- Only – Sadece, yalnızca
- Onto – Üzerine, üzerinde
- Open – Açık, açmak
- Opinion – Görüş, fikir
- Opportunity – Fırsat, olanak
- Opposite – Karşı, zıt
- Option – Seçenek, tercih
- Or – Ya da, veya
- Orange – Turuncu, portakal rengi
- Order – Sipariş, düzenleme
- Ordinary – Sıradan, normal
- Organization – Organizasyon, düzenleme
- Organize – Organize etmek, düzenlemek
- Origin – Köken, kaynak
- Other – Diğer, başka
- Ought – Gerekmek, olması gereken
- Our – Bizim, kendi
- Out – Dışarı, çıkmak
- Outcome – Sonuç, netice
- Outside – Dışarıda, dışında
- Oven – Fırın, ocak
- Over – Üstünde, fazla
- Overall – Genel olarak, toplamda
- Overcome – Üstesinden gelmek, yenmek
- Overlook – Görmezden gelmek, göz ardı etmek
- Own – Kendi, sahip olmak
- Owner – Sahip, mal sahibi
- Oxygen – Oksijen, hava gazı
- Objectivity – Nesnellik, tarafsızlık
- Obligation – Yükümlülük, zorunluluk
- Obsession – Takıntı, saplantı
- Offensive – Saldırgan, saldırmak
- Outstanding – Göze çarpan, öne çıkan
P Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Pain – Ağrı, acı
- Paint – Boya, boyamak
- Pair – Çift, ikili
- Paper – Kağıt, gazete
- Parent – Ebeveyn, anne-baba
- Park – Park, park etmek
- Part – Bölüm, parça
- Participate – Katılmak, iştirak etmek
- Party – Parti, davet
- Pass – Geçmek, geçiş
- Passenger – Yolcu, misafir
- Past – Geçmiş, geçmişte
- Path – Yol, patika
- Patient – Sabırlı, hasta
- Pattern – Desen, kalıp
- Pay – Ödemek, ödeme
- Peace – Barış, huzur
- Peak – Zirve, doruk
- Pen – Kalem, yazı kalemi
- People – İnsanlar, halk
- Percentage – Yüzde, oran
- Perfect – Mükemmel, kusursuz
- Perform – Yapmak, gerçekleştirmek
- Performance – Performans, gösteri
- Perhaps – Belki, muhtemelen
- Period – Dönem, periyot
- Permanent – Kalıcı, sürekli
- Permission – İzin, müsaade
- Permit – İzin vermek, izin
- Person – Kişi, şahıs
- Personal – Kişisel, şahsi
- Perspective – Perspektif, bakış açısı
- Pet – Evcil hayvan, evcil
- Phone – Telefon, telefon etmek
- Photo – Fotoğraf, resim
- Physical – Fiziksel, bedensel
- Pick – Seçmek, toplamak
- Picture – Resim, fotoğraf
- Piece – Parça, parçalamak
- Pig – Domuz, domuz eti
- Pilot – Pilot, deneme
- Pin – Raptiye, iğnelemek
- Pink – Pembe, pembemsi
- Place – Yer, mekan
- Plan – Plan, planlamak
- Plant – Bitki, bitki dikmek
- Plastic – Plastik, plastik malzeme
- Plate – Tabak, plaka
- Play – Oyun, oynamak
- Please – Lütfen, memnun etmek
R Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Race – Yarış, yarışmak
- Radio – Radyo, radyo yayını
- Rain – Yağmur, yağmur yağmak
- Raise – Yükseltmek, kaldırmak
- Range – Menzil, aralık
- Rate – Oran, hız
- Rather – Daha doğrusu, tercihen
- Reach – Ulaşmak, erişmek
- Read – Okumak, okumak için
- Ready – Hazır, hazırlamak
- Real – Gerçek, hakiki
- Reality – Gerçeklik, hakikat
- Reason – Sebep, neden
- Receive – Almak, teslim almak
- Recent – Son, yeni
- Recipe – Tarif, yemek tarifi
- Recognition – Tanınma, takdir
- Recognize – Tanımak, takdir etmek
- Record – Kayıt, kaydetmek
- Red – Kırmızı
- Reduce – Azaltmak, indirmek
- Refer – Başvurmak, referans vermek
- Reference – Referans, kaynak
- Reflect – Yansıtmak, yansımak
- Refresh – Tazelemek, yenilemek
- Refuse – Reddetmek, reddetme
- Regard – Dikkat, saygı
- Regular – Düzenli, normal
- Relationship – İlişki, bağlantı
- Relative – Akraba, göreceli
- Relax – Rahatlamak, dinlenmek
- Release – Serbest bırakmak, salıvermek
- Relevant – İlgili, uygun
- Relief – Rahatlama, rahatlık
- Religion – Din, inanç
- Remain – Kalmak, devam etmek
- Remarkable – Dikkate değer, olağanüstü
- Remember – Hatırlamak, anımsamak
- Remote – Uzak, uzaktan kumandalı
- Remove – Kaldırmak, çıkarmak
- Rent – Kiralamak, kira
- Repeat – Tekrarlamak, tekrar
- Replace – Yerine koymak, değiştirmek
- Reply – Cevaplamak, cevap
- Report – Rapor, rapor etmek
- Representative – Temsilci, temsil eden
- Republic – Cumhuriyet, devlet
- Request – İstek, talep
- Research – Araştırma, araştırmak
- Resource – Kaynak, kaynakça
S Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Safe – Güvenli, emniyetli
- Same – Aynı, aynı olan
- Sample – Örnek, numune
- Save – Kurtarmak, tasarruf etmek
- Say – Söylemek, demek
- Scale – Ölçek, ölçeklemek
- Scan – Tara, taramak
- Scene – Sahne, manzara
- Schedule – Program, zamanlama
- School – Okul, okula gitmek
- Science – Bilim, ilim
- Score – Skor, puanlamak
- Screen – Ekran, perde
- Script – Senaryo, metin
- Search – Aramak, araştırmak
- Season – Sezon, mevsim
- Seat – Koltuk, oturmak
- Second – İkinci, saniye
- Secret – Sır, gizli
- Security – Güvenlik, emniyet
- See – Görmek, bakmak
- Seek – Aramak, araştırmak
- Seem – Görünmek, gibi görünmek
- Select – Seçmek, seçilmiş
- Self – Kendi, kendisi
- Sell – Satmak, satış yapmak
- Send – Göndermek, yollamak
- Sense – His, duyu
- Sentence – Cümle, hüküm
- Separate – Ayrı, ayrılmış
- Sequence – Sıra, dizi
- Series – Dizi, seri
- Serious – Ciddi, önemli
- Serve – Hizmet etmek, servis yapmak
- Service – Hizmet, servis
- Set – Ayarlamak, set
- Several – Birçok, birkaç
- Sex – Cinsiyet, cinsel ilişki
- Shake – Sallamak, titremek
- Shall – Olacak, olmalı
- Shape – Şekil, şekillendirmek
- Share – Paylaşmak, pay
- She – O (dişi)
- Sheet – Levha, çarşaf
- Shelf – Raf, raf koymak
- Shift – Değiştirmek, vardiya
- Shine – Parlamak, parlatmak
- Ship – Gemi, gemiyle göndermek
- Shirt – Gömlek, gömlek giymek
- Shoe – Ayakkabı, ayakkabı giymek
T Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Table – Masa, tablo
- Take – Almak, götürmek
- Talk – Konuşmak, konuşma
- Tall – Uzun, boylu
- Target – Hedef, hedeflemek
- Task – Görev, görevlendirmek
- Taste – Tat, tatmak
- Tax – Vergi, vergilendirmek
- Tea – Çay, çay içmek
- Teach – Öğretmek, eğitmek
- Team – Takım, ekip
- Technical – Teknik, teknolojik
- Technology – Teknoloji, teknik
- Telephone – Telefon, telefon etmek
- Tell – Söylemek, anlatmak
- Temperature – Sıcaklık, ısı
- Ten – On, on adet
- Term – Dönem, terim
- Test – Test, test etmek
- Text – Metin, yazı
- Thank – Teşekkür etmek, minnettar olmak
- That – O, şu
- The – The (belirli tanımlık)
- Theater – Tiyatro, sinema
- Their – Onların, kendi
- Them – Onları, onlara
- Theme – Tema, tema olarak işlemek
- Then – O zaman, sonra
- Theory – Teori, kuram
- There – Orada, orada olmak
- These – Bunlar, bu
- They – Onlar, onlar (çoğul kişi zamiri)
- Thing – Şey, nesne
- Think – Düşünmek, sanmak
- Third – Üçüncü, üçüncü olarak
- This – Bu, bu (tekil kişi zamiri)
- Those – Şunlar, o (çoğul kişi zamiri)
- Though – Rağmen, her ne kadar
- Thousand – Bin, bin adet
- Threat – Tehdit, tehdit etmek
- Three – Üç, üç adet
- Through – Boyunca, içinden
- Throw – Atmak, fırlatmak
- Thus – Böylece, bu nedenle
- Time – Zaman, kez
- To – İçin, e doğru
- Today – Bugün, bugünlerde
- Together – Birlikte, beraber
- Too – Çok, aşırı
- Tool – Araç, alet
U Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Under – Altında, alt
- Understand – Anlamak, kavramak
- Union – Birlik, sendika
- Unit – Birim, ünite
- University – Üniversite, üniversite öğrenimi
- Unless – Olmadıkça, değilse
- Until – Kadar, -e dek
- Up – Yukarı, yukarıya
- Upon – Üzerinde, üzerine
- Us – Bizim, bizi
- Use – Kullanmak, kullanım
- Usually – Genellikle, çoğunlukla
- Understandable – Anlaşılır, anlaşılabilir
- Unique – Benzersiz, eşsiz
- Universe – Evren, kainat
- Unknown – Bilinmeyen, meçhul
- Unless – Olmadıkça, şartıyla
- Upset – Kızgın, üzgün
- Urgent – Acil, önemli
- Urban – Kentsel, şehirsel
- User – Kullanıcı, tüketici
- Useless – Faydasız, işe yaramaz
- Utter – Söylemek, ağzından çıkarmak
- Ultimate – Nihai, en son
- Upgrade – Yükseltmek, yükseltme
V Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Value – Değer, değer biçmek
- Very – Çok, gerçekten
- Vehicle – Araç, taşıt
- Voice – Ses, söz hakkı
- Visit – Ziyaret etmek, ziyaret
- Vision – Görüş, vizyon
- Vote – Oy vermek, oy
- Various – Çeşitli, farklı
- Version – Versiyon, sürüm
- Vacation – Tatil, izin
- Volume – Hacim, cilt
- Victim – Kurban, mağdur
- View – Görünüm, manzara
- Vital – Hayati, yaşamsal
- Vocabulary – Kelime dağarcığı, sözcük hazinesi
- Verify – Doğrulamak, teyit etmek
- Violent – Şiddetli, şiddet dolu
- Virtually – Neredeyse, hemen hemen
- Variation – Değişkenlik, çeşitlilik
- Venue – Mekan, yer
- Volunteer – Gönüllü olmak, gönüllü
- Venture – Girişim, risk almak
- Victory – Zafer, galibiyet
Y Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Year – Yıl, senelik
- You – Sen, siz
- Yes – Evet, tamam
- Yellow – Sarı, sarı renkli
- Young – Genç, gençlik
- Yet – Henüz, daha
- Yesterday – Dün, önceki gün
- Yield – Verim, verimlilik
- Yell – Bağırmak, çığlık atmak
- Yield – Vermek, teslim olmak
- Yearly – Yıllık, senelik
- Yourself – Kendin, kendini
- Yoga – Yoga, yoga yapmak
- Yielding – Esnek, boyun eğen
- Youngster – Genç, çocuk
- Yesterday – Dün, önceki gün
- Yearn – Özlemek, özlem duymak
- Yearning – Özlem, özlem dolu
- Yacht – Yat, tekne
- Yielding – Verimli, verimlilik gösteren
- Yawn – Esnemek, esneme
- Yummy – Lezzetli, nefis
- Youthful – Genç, genç görünümlü
- Yen – Yenilemek, yenilenmek
Z Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları
- Zero – Sıfır, hiç
- Zone – Bölge, alan
- Zoo – Hayvanat bahçesi, hayvanat parkı
- Zip – Fermuar, sıkıştırmak
- Zest – Keyif, canlılık
- Zigzag – Kıvrak, zigzag
- Zenith – Zirve, doruk
- Zany – Çılgın, deli
- Zoom – Yakınlaştırmak, hızla gitmek
- Zeal – Gayret, istek
- Zucchini – Kabak, kabak çiçeği
- Zestful – Keyifli, coşkulu
- Zealous – Gayretli, hevesli
- Zephyr – Hafif rüzgar, esinti
- Zillion – Milyarlarca, sayısız
- Zombie – Zombi, diri ölü
- Zodiac – Burçlar, zodyak
- Zooming – Hızla yaklaşan, hızla giden
- Zircon – Zirkon, zirkon taşı
- Zestfully – Coşkulu bir şekilde, canlılıkla